genius artist david byrne den müzik ve mimari ilişkisi üzerine güzel bir sunum.
david byrne, tüm alt türleriyle indie müzik diye adlandırdığımız çok renkli dünyanın kurucularından. talking heads, insanlığa armağanı. ayrıca onlarca solo çalışma, ayrıca enstalasyonlar, ayrıca kitaplar...vs. çok yönlü sanatçı. çok düşünen, çok üreten.
burada anlattığı mevzuya gelirsek, acaba, belirli müzikler belirli mekanlar için mi yapılır, müzik mekana göre mi şekillenir? gibi soruları var. önce kendisine bakıyor. cbgb, ny ta ufak çok meşhur bir bardır - abbey road gibi müzik tarihinin sembolik mekanlarındandır- "cbgb de çaldım, disney hall de, carnegie hall de de çaldım. ama müziğim cbgb deyken daha iyiydi" diyor ve diğer türlere dair gözlemlerini paylaşıyor.
gotik katedrallerde yankılanan müziğin neredeyse ritimsiz, notaların uzun tutulduğu tekdüze hali; zaman içinde müzik yapılan salonlar küçüldükçe müziğin yapısının karmaşıklaşması. gürültücü dinleyicilere karşılık müziğin sesinin, gücünün arttırılması; yankının çok olduğu mekanlarda müziğin daha az ritmik olması. mikrofondan sonra müziğin canlı ve banttan diye ikiye ayrılması, canlı müziğe ihtiyaç duymayan diskotekler; stadyumlarda verilen dev konserlerle arena rock denen nanenin doğması...vs.
inanılmaz keyifli, muhakkak izleyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder